• 03423171821

Müslümantepe Diyarbakır ili Bismil ilçesi sınırları içinde yer alır. Bismil’in Tepe beldesine giden yol güzergâhında yaklaşık 22 km mesafededir. Höyük Algaze tarafından ziyaret edilmiş , 1999 yılında tarafımızdan yüzey araştırması yapılarak yayınlanmıştır . Ilısu Barajı kurtarma kazıları çerçevesinde, ODTÜ-TAÇDAM’ın koordinatörlüğünde Diyarbakır Müzesi Başkanlığı ve bizim bilimsel danışmanlığımızda 2000 yılında kazı çalışmalarına başlanmıştır. 2000–2002 yılları arasında ODTÜ-TAÇDAM bünyesinde yapılan kazı çalışmaları yine TAÇDAM’ın yayınları içerisinde değerlendirilmiştir . 2003–2004 yıllarında TAÇDAM’ın Müslümantepe kazıları için bütçe ayırmaması dolayısıyla kazı çalışmaları tatil edilmiştir. 2005 yılında proje koordinatörlüğü TAÇDAM’dan alınarak Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne verilmesi üzerine Müslümantepe kazılarına bütçe tahsisatı yapılmış ve kazılar yeniden başlamıştır. 
 
Yeni kazı çalışmaları ile birlikte başta höyüğün topografik haritası tekrardan hazırlanmış ve ayrıca yeni ekipman alımına gidilmiştir. Bunun yanı sıra 2015 yılına kadar sürmesi programlanan kazının kazı stratejisi ve çalışma takvimi de yeniden belirlenmiştir. Buna göre höyüğün yatay ve dikey yayılımını detaylı bir biçimde araştırmak üzere üç ana kazı alanı belirlenmiş ve bu kazı alanlarındaki çalışma yöntemi ve süresi programlanmıştır. Bu bağlamda Müslümantepe höyük alanı daha çok dikey stratigrafik oluşumu belirlemek üzere ana çalışma alanı, Hıristiyantepe alanı ise höyükte saptanan M.Ö. 3. bin ve 2. bin yerleşim alanlarının yatay yayılımı ile bu alanda belgelendirilen Obeid Dönemini araştırmak üzere ayrı bir kazı alanı olarak belirlenmiştir. Daha önceki dönemlerde de kazılan ve höyüğün yaklaşık 150 m güneybatısında yer alan mezarlık alanı da üçüncü bir kazı alanı olarak belirlenmiştir. Mezarlık alanındaki kazı çalışmalarını teşvik eden önemli bir etmen höyükteki M.Ö. 3. bin ve 2. bin yerleşmelerinin mezarlığı olmasının yanı sıra aynı alanda kalkolitik (Obeid) döneme kadar geri giden bir yerleşimin de tespit edilmiş olmasıdır. Dolayısıyla 2005 kazı sezonundan itibaren mezarlık alanı Müslümantepe yerleşiminin Kalkolitik döneme ait kültür katmanlarının izlenebilmesi açısından da önemli bir çalışma alanı haline gelmiştir. 
 
Müslümantepe’nin topografik yapısına ve tespit edilen yerleşim alanlarının tarihsel gelişimine bakıldığında, höyüğün coğrafi konumunun Dicle nehri ile olan ilişkisinin önemli bir rol oynadığı anlaşılmaktadır. Müslümantepe yerleşmesi güneyden başlayan ve Dicle’ye doğru genişleyerek yayılan tarıma elverişli bir vadide yer almaktadır. Ayrıca höyüğü çevreleyen yüksek tepelerde yakın zamana kadar meşe ağaçlarının bulunması ve özellikle de Hıristiyantepe kazı alanından ele geçen av köpeği iskeletleri yörenin, tarımsal imkânlarının yanı sıra yabanıl yaşama ve onun sağladığı imtiyazlara da sahip olduğunu göstermektedir. Jeolojik sondajların bizlere sağladığı bilgiye göre Müslümantepe yerleşmesi güneyden gelen ve Dicle tabanına sokulan yarım ada görünümlü bir sedimantasyon üzerinde kurulduğu anlaşılmıştır. Bu da Müslümantepe yerleşmesinin dönemin koşulları içerisinde savunmasını kolaylaştıran önemli bir etmen olarak not edilmelidir. Mezarlık alanının hemen doğusundan geçen Çoramezri deresi kurumuş bir çay görünümünde olup 2007 yılında bölgedeki sel olaylarına bağlı olarak söz konusu dere yatağında bir pınar ortaya çıkmıştır. Bu beklenmedik olay Mezarlık kazı alanındaki Kalkolitik yerleşiminin bu alanda kurulmuş olmasına yeni bir anlam kazandırmıştır. 
 
Müslümantepe yerleşmesinin arazide gözlenen höyük konisi dışında yatay düzlemde sanılanın aksine 20 Hektarlık alana yayıldığı tespit edilmiştir. Topografik haritadan da izlenebildiği gibi yapılan yüzey araştırmasında ve höyük konisi dışında açılan sondaj çukurlarından elde edilen sonuçlar;  gerek yerleşimin ve gerekse mezarlığın dönem dönem geniş alanlara yayıldığı görülmektedir. Buna göre höyük konisinin Dicle tarafına bakan kesiminin hali hazırdakinin iki misli büyüklükte olması gerekmektedir. Ancak toprak çekmek suretiyle ve Dicle nehrinin taşkınları sonucunda -M.Ö. 3. binde büyük bir kerpiç surla ve M.Ö. 2. binde dereden toplama taşlarla örülmüş bir ihata duvarının da işaret ettiği gibi- dönemin yerleşmelerinin kuzey yarısı tamamen tahrip olmuştur. Nitekim höyükteki kazılarda ele geçen mimari kalıntıların çoğunlukla tahrip olan alanda var olması gereken yapıların güneydeki avlu ve müştemilatına ilişkin mimari kalıntılar olması söz konusu tahribatı doğrulamaktadır. Mevcut höyük konisinin yaklaşık 60 m kuzeyinde ve 15 m aşağıda Dicle kenarında tarla olarak kullanılan alanda yapılan sondaj çalışmalarında, yaklaşık 2 m kalınlıkta kültür dolgusuna rastlanmıştır. Bütün bu veriler kazı çalışmalarını yürütmekte olduğumuz Müslümantepe’nin yerleşim dokusunun ve buna bağlı önemli sivil ve resmi yapılarının saptanmasını ve kendi dönemleri içindeki bağlamlarının kurgulamasını neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen höyük konisinde 2008 yılında açığa çıkarılan ve M.Ö.2. Bine tarihlendirilen yangın geçirmiş tapınak müştemilatı ve içindeki İnsitu eserler bölge arkeolojisi açısından önemli buluntulardır. Ayrıca 2009 yılı kazı çalışmalarında aynı merdiven-açmanın bir alt basmağında açığa çıkarılan depo yapılarından birisinde ele geçen Asur Ticaret Kolonileri Çağına ait bir bulla (kilden mühür baskısı), Yukarı Dicle Bölgesi Koloni Çağı ticari faaliyetleri ve yol güzergâhlarının belirlenmesinde eşsiz önemdedir. 2010 yılı kazı sezonunda aynı alanda yapacağımız kazılarda bir tüccar arşivine ulaşmamız sürpriz bir gelişme olmayacaktır. 
 
Müslümantepe M.Ö. 5.Binde Mezopotamya’ya egemen olan Obeid kültürünü Yukarı Dicle bölgesinde en iyi temsil eden merkezlerden biri olarak karşımıza çıkmakta ve güney ile sıkı bir ilişki içinde olduğunu göstermektedir. Bu durum Sumerlilerin Geç Uruk Çağı ve Erhanedenalar Devrinde de sürmekte olup, Jemdet Nasır devri Mühür buluntuları ile Erhanedenlar Devri Payandalı Sur yapısıyla güneydeki çağdaşlarıyla yakın bir yaşam standardı, siyasi organizasyonu ve ticari faaliyetleri söz konusudur. Bundan başka Erhanedanlar devri’nde kuzeyden (Kafkaslardan) gelen ve Hurilere atfedilen Karaz kültürüyle de sıkı bir ilişkiye girdiği görülmektedir. Karaz kültürünü takip eden dönemde (Orta Tunç Çağında) Müslümantepe daha çok kuzey etkisi göstermeye başlar. Hurrilere atfedilen Koyu Dudaklı Portakal Renkli Kaplar ile Kırmızı-Kahverengi Boya Badanalı (Dark Rim Orange Pottery DROP, Red Brown Washed Face) kapların Yukarı Dicle Bölgesinde en iyi ve yoğun temsil edildiği merkezdir. Hatta son dönem mezar buluntuları söz konusu seramik türünün –diğer merkezlerde olduğu gibi M.Ö.2.binde değil de- daha Erhandedanlar Devrinden itibaren Müslümantepe’de kök salmaya başladığı ve ikinci binde ise egemen kültür haline geldiğini kanıtlamıştır. Bu bağlamıyla –Karaz kültürünün Hurriler ile ilişkisini de anımsayarak- Müslümantepe Hurilerin bölgedeki varlığını 3. Binin ortalarına kadar geri götüren en önemli merkezlerden biri konumundadır. Tapınak müştemilatında ele geçen kule biçimli kaideli Ryton’un üzerindeki tanrıça figürü ile ayinde kullanılan özel biçimli bardaklar üzerindeki boya bezeme tasvirlerin ikonografik özellikleri kuzeyden gelen bu dağlı kavmin yani hurilerin -Mezopotamya sanatlarına asimile olmadan önceki- sanatlarındaki özgünlüğün korunduğu ender buluntulardandır. Orta Tunç yapısında ele geçen kilden mühür baskısı (Eski Babil uslubu mühür baskısıdır) müslümantepe’nin güneydeki Assur ve Babil ile olan ticari ilişkisini kanıtladığı gibi kendi bölgesinde de merkezi konumunu pekiştirmektedir.
 
Höyük konisinin batısında, güneyinde ve güney doğusunda hali hazırda tarla olarak kullanılan alanlarda yaptığımız yüzey araştırmasında ele geçen seramik parçaları ile tarımsal etkinlikler sırasında köylülerce bulunan mezar ve mezar armağanlarının da gösterdiği gibi M.Ö. 2. binde ve Geç Demir Çağı ve sonrasında Müslümantepe mezarlığının geniş bir alana yayıldığını göstermektedir. Ayrıca köy içinde yapılan temel kazılarında ve sondaj çalışmalarında özellikle Geç Demir Çağı ve sonrası (Selçuklu ve Osmanlı dâhil) yerleşimin höyüğün güneydoğu eteğinde çağdaş köy yerleşmesinin altında kaldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla söz konusu verileri dâhil ederek bir bütün halinde düşündüğümüzde Müslümantepe’nin Obeid döneminden modern zamanlara kadar önemli bir iskân gördüğü ve bu iskânın zaman zaman genişleyip daraldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla su havzasında kalmadan önce Müslümantepe’nin barındırdığı kültür katmanlarının bir bütün olarak kazılarak anlaşılması için geniş bir zamana ve maddi olanaklara ihtiyaç duyulmaktadır. Önemli bir başka konu da Geç Demir Çağı ve sonrası yerleşmelerin sağlıklı bir biçimde araştırılabilmesi için modern köy yerleşmesinin biran önce yeni bir alana taşınmasıdır.
Yrd. Doç. Dr. Eyyüp AY